Risale-i Nur

Risale-i Nur Külliyatı’ndan Yirmi yedinci Söz

Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur Külliyatından Sözler - 27. Söz eserinde “Âhirzamanda beni görmeyen ve iman getiren, daha ziyade makbuldür”

Risale-i Nur’dan Yirmi yedinci Söz “Âhirzamanda beni görmeyen ve iman getiren, daha ziyade makbuldür” hadisi ve açıklaması

Bazı zaman karşılaştığımız bu ifadeler, belki asıl maksadını aşan niyetlerle söylenen sözler mukabilinde mantık çerçevesinde ele almak gerekmektedir. Sahabelerin imanı ile kendi imanımızı karşılaştırmak, ayrıca bazı hadisler ile buna zemin hazırlamak için önce bu ve buna benzer ifadelerin doğru anlaşılması ve idrak edilmesi gerekmektedir.

Peygamber Efendimizden nakledilen; “Âhirzamanda beni görmeyen ve iman getiren, daha ziyade makbuldür” hadisi ise hususi fazilete veya bazı şahıslar için geçerli olarak düşünmek gerekir.

İçtihad Risalesi

İçtihad Risalesi olan 27. Söz, Bediüzzaman Said Nursi tarafından kaleme alınmıştır.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Risale-i Nur külliyatı Sözler adlı kitabında sual ve cevap olarak Yirmi yedinci Söz aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir.

Yirmi Yedinci Söz 

Sual: Deniliyor ki: Sahâbeler Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmı gördüler, sonra iman ettiler. Biz ise görmeden iman ettik. Öyle ise imanımız daha kavîdir. Hem kuvvet-i imanımıza delâlet eden rivâyet var. (*)

Elcevap:

Sahâbeler, o zamanda, efkâr-ı âmme-i âlem hakaik-ı İslâmiyeye muârız ve muhalif iken, Sahâbeler yalnız suret-i insaniyede Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmı görüp, bazan mu’cizesiz olarak, öyle bir iman getirmişler ki, bütün efkâr-ı âmme-i âlem, onların imanlarını sarsmıyordu. Şüphe değil, bazısına vesvese de vermezdi.

Sizler iseniz, kendi imanınızı, Sahâbelerin imanlarıyla muvazene ediyorsunuz. Bütün efkâr-ı âmme-i İslâmiye imanınıza kuvvet ve senet olduğu halde, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın, şecere-i tûbâ-i nübüvvetinin çekirdeği olan beşeriyeti ve suret-i cismaniyesini değil, belki umum envâr-ı İslâmiye ve hakaik-ı Kur’âniye ile nuranî, muhteşem şahs-ı mânevîsini, bin mu’cizatla muhât olarak akıl gözüyle gördüğünüz halde, bir Avrupa feylesofunun sözüyle vesveseye ve şüpheye düşen imanınız nerede?

Bütün âlem-i küfrün ve Nasâra ve Yehûd’un ve feylesofların hücumlarına karşı sarsılmayan sahâbelerin imanları nerede? Hem Sahâbelerin kuvvet-i imanlarını gösteren ve imanlarının tereşşuhâtı olan şiddet-i takvâları ve kemâl-i salâhatleri nerede?

Ey müddei, senin, şiddet-i zaafından, ferâizi tamamıyla senden göstermeyen sönük imanın nerede?

Amma, hadiste varid olan ki, “Âhirzamanda beni görmeyen ve iman getiren, daha ziyade makbuldür” meâlindeki rivâyet, hususî fazilete dairdir, has bazı eşhas hakkındadır. Bahsimiz ise, fazilet-i külliye ve ekseriyet itibarıyladır.

Risale-i Nur Yirmi yedinci Söz  Sayfa 494

Müsned, 5:248, 257, 264; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:41, 4:89.

 

İlgili Diğer Konular

Nukteler.com’u Facebook’tan takip etmeyi unutmayın!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün