Hz. Peygamber’in Medine’ye Hicreti İslam’ı Nasıl Etkiledi?
Peygamber'in Medine'ye Hicreti İslam'ı Nasıl Etkiledi? Hicretin İslam'a etkileri neler oldu? Hicretin İslam Tarihindeki Önemi Nedir?
Hz. Peygamber’in Medine’ye Hicreti İslam’ı Nasıl Etkiledi? Hicretin İslam’a etkileri neler oldu? Hicretin İslam Tarihindeki Önemi Nedir? Dinî sebeplerle bir yerden diğer bir yere göçme ve özellikle Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi olayı…
Bu yazımızda, Peygamber Efendimiz (sav) ve kavminin Nur Şehri’ne hicret etmesinden sonra, dinin ve halkının şekillenmesine büyük ölçüde yardımcı olan bazı olaylara göz atacağız. Peki Hicret İslam’ı Nasıl etkilemiştir?
Hicret Ne Demek?
Müslümanların, müşrikler tarafından zülüm, baskı görmesi nedeniyle baskı ve zulümlerden kurtulmak, İslam’ın yayılması ve güçlenmesine zemin hazırlamak amacıyla Hz. Peygamber (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) ve ashabının Mekke’den Medine’ye göçüne Hicret adı verilir.
Hicret ayrıca kelime anlamı olarak göç anlamına da gelmektedir. Göç edenlere Muhacir, Medine’de onları misafir eden ve o kişilere yardımcı olan Medineli Müslümanlara Ensar denir.
Hz. Peygamber’in Medine’ye Hicreti
İslam âlemi açısından dönüm noktası olarak kabul edilen Hicret süreci uzun yıllara etki ederek Müslümanlığın doğru bir şekilde yayılmasını sağlamış, birçok alanda insanlığı ve dini alanı etkilemiştir.
Hz. Peygamber’in Medine’ye Hicreti, İslam’ın konumunu ve yayılışını büyük ölçüde değiştirmiştir. Mekke’nin 450 km kuzeydeki kentin Hicretten önceki adı Yesrib idi. Şehrin ismi hicretten sonra Hz. Muhammed (sav) tarafından “Medine-i Münevvere” (nurlu şehir) olarak yeniden adlandırıldı.
Medine, İslam dini için özel bir şehirdir, Mescid-i Nebevi’yi ve Peygamber Muhammed’in (sav) kabrini barındırarak İslam’da ikinci en mukaddes yer sayılır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) ve kavmi Medine’deyken sonunda Mekkelilerin mücadele etmesi gereken bir güç haline geldi. Müslümanlar daha sonra birçok savaşta Mekkelileri mağlup ettiler. Müslümanların şehre göçü, Müslümanların Peygamber’in işlerin başında olduğu bir topluluk oluşturmasına izin verdiği için İslam’ı büyük ölçüde etkiledi. Bu, sonraki yüzyıllarda İslam’ın gelecekteki başarılarının temellerini attı.
#1. Kardeşlik Bağları
Müslümanlar Medine’ye geldikten sonra Hazreti Peygamber (s.a.v.)’in ilk yaptığı işlerden biri, göç eden Muhacirler ile ev sahibi Ensar arasında bir kardeşlik kurmaktı. Bu basit gibi görünen hareket, Müslümanlar arasında kardeşliğin, birliğin, birliğin ve şefkatin temellerini attı.
Muhacirler ve Ensar arasında bu şefkat bağları oluşmasaydı Müslüman göçmenler birçok finansal zorlukla karşı karşıya kalacaklardı. Hicretten sonra benimsenen bu eğilim, Müslümanlar arasında bu güne kadar devam etmektedir.
Dünyanın her yerindeki Müslümanlar, İslam’ın benzersiz ve tek din olduğunu, güzelliğini gösteren bu kardeşlik duygusuyla birbirlerine saygı duyar, sever ve sayarlar.
#2. Namaza Çağrı (Ezan)
Medine’de, her geçen gün büyüyen Müslüman topluluğu ve cemaati, belirli namaz vakitlerinin her birinde namaza çağırma ihtiyacını daha belirgin hale getirdi.
Peygamber efendimiz (s.a.s.) müezzinlik görevini ilk olarak Hz. Bilal’i Habeşi’ye vermiştir. Hz. Bilal (Radıyallāhu anh) ezanın güzel sözlerini ilk okuyan müezzin olarak tayin edildi. Bunun üzerine Hz. Bilal yüksekçe bir yere çıkarak Hz. Peygamberden (s.a.s) öğrendiği ezanı okumuştu.
1443 yıl önce yapılan bu çağrı, bugün dünyanın yüzbinlerce yerinde günde beş kez yapılıyor.
#3. Namazda Kâbe’ye Dönmek
Medine’de iken Allah, Peygamberimiz (sav)’e ve Müslümanlara kıbleye (Mekke’deki Kabe’ye doğru) yönelmelerini emretti. Bundan önce namaz kılarken Kudüs’e yönelirlerdi.
Bugün tüm Müslüman ümmeti kıble olarak namaz kılarken Kâbe’ye yöneliyor.
#4. Savaşma İzni
Müslümanlar, Mekkelilerin saldırısıyla tehdit edildiklerinde ancak Allah’ın onlara savaşmalarına izin verdikten sonra kafirlere karşı savaştılar. Bu izin Allah (Azze ve Celle Celaluhu) tarafından vahiyle verilmiştir:
اُذِنَ لِلَّذ۪ينَ يُقَاتَلُونَ بِاَنَّهُمْ ظُلِمُواۜ وَاِنَّ اللّٰهَ عَلٰى نَصْرِهِمْ لَقَد۪يرٌۙ
Uzine lillezîne yukâtelûne bi-ennehum zulimû ve-innallâhe ‘alâ nasrihim lekadîr(un)
Haksızlığa uğratılarak kendilerine savaş açılan kimselerin karşı koyup savaşmasına izin verilmiştir. Allah onlara yardım etmeğe elbette Kadir’dir. (Hac Suresi 39. Ayet)
Medine’deyken birçok insan İslam’a girdi. Devletler birbiri ardına fethedildi ve İslam’ın yüksek değerleri zirvelere yükseldi ve yayıldı. Böylece göç, İslam ve Müslümanlar için yeni bir sayfa açtı.
Bugün Müslümanlar takvimlerini bile Mekke’den Medine’ye göçe borçludurlar. Hz. Muhammed (s.a.v.) ve arkadaşlarının Mekke’den Medine’ye hicreti, İslam ve ona inananların hayatları üzerinde kesinlikle önemli bir etki bırakmıştır.
#5. Hicri Takvimin Kullanılması
Hicretten 17 yıl sonra ve o dönemde Halife olan Hazreti Ömer bin Hattab (r.a) zamanında Hicri takvimin başlangıç yılı kabul edildi. Hicri takvimin başlangıcı 16 Temmuz 622 olarak kabul edildi.
Hicrî takvimde 1 yıl, 354 ya da 355 gün olarak hesaplanır ve 12 kameri aydan oluşur. İslam peygamberi Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretini başlangıç yılı (1. yıl) kabul eder ve Ay’ın Dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir.
Bu yazılar da ilginizi çekebilir;
- Hicret Nedir? Ne zaman olmuştur?
- Hicri Takvim
- Peygamberimizin Kronolojik Hayatı
- Muharrem Ayı ve Hicri Yılbaşı
- Cuma Hutbesi “Hicret ve Hicri Yeni Yıl”