Kuran-ı Kerim

Fetih Suresi

Kuran-ı Kerim’in 48. suresi Fetih Suresi 29 Ayettir, Medine'de nazil olmuştur. Fetih Suresi Arapça-Türkçe Okunuşu, Diyanet Türkçe Meali ve Fazileti  

Kuran-ı Kerim’in 48. suresi Fetih Suresi Anlamı, Arapça-Türkçe ve Latin Harf okunuşu, Diyanet Meali, Kabe imamından Fetih Suresi Sesli dinle

Fetih Suresi 29 Ayettir, Medine’de nazil olmuştur. 29 âyettir. Sûre, adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen “fetih” kelimesinden almıştır. Fetih Suresi Arapça-Türkçe Okunuşu, Diyanet Türkçe Meali ve Fazileti

Fetih suresinin anlamı nedir, ‘Fetih’ ne demek? Fetih isminin anlamı ve kökeni nedir? Fetih suresinin konusu nedir, neden bahsetmektedir? Fetih suresini okumanın faziletleri nelerdir? Fetih Suresi neden indirilmiştir? Fetih Suresinin özellikleri nelerdir? Fetih Suresi ne zaman ve niçin okunur? İşte Fetih suresi okumanın önemi, fazilet ve faydaları…

Fetih Suresi

Fetih Suresi, Mekke’nin fethinden bahsettiği için bu adı almıştır. 29 ayetten oluşan surenin indiği yer hakkında farklı görüşler vardır. Vahidî’nin el-Misver ibn Mahrame ve Mervân ibnu’l-Hakem’den rivayetine göre Fetih suresinin tamamı, Mekke-Medine arasında ve Hudeybiye anlaşması hakkında nazil olmuştur. Mekke’den Medine’ye dönerken inmesine rağmen, Medine’de indiği kabul edilmiştir.

Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 48., nüzul sırasına göre ise 109. suredir.

Allahü teâlâ Fetih sûresinde meâlen buyuruyor ki:

“(Habîbim) biz seni mü’minlerin (İnananların) îmanına, kafirlerin (inkar edenlerin, inanmayanların) küfrüne (inkârına) şâhid, mü’minleri Cennetle müjdeleyici, kafirleri de Cehennem ateşi ile korkutucu olarak gönderdik. (Âyet: 8)”

“Kim Allah’a ve peygamberine îmân etmezse, inanmazsa, muhakkak ki biz o kâfirler için pek şiddetli bir azab hazırladık. (Âyet: 13)”

“Ramazan’ın birinci gecesi kim namazda, Fetih sûresini okursa, Allahü teâlâ o kimseyi bütün sene korur. (Hadîs-i şerîf-Rûh-ul-Beyân)”

Fetih Suresi Fazileti;

Fetih suresinin bir duası hacetlerde surenin peşinden bu dua okunur:

Bismillahirrahmanirrahim

Allahümme ya nur veya müdebbirel umur ehricna minelzzulumati ilennur. Bihaggi ayetinnur ve bi haggi inna fetahna leke fethan mübina ya fettahu ya rezzagu ya müfettihel ebvabı ifteh aleyna ebvabel Hayri bi hurmeti muhammedin aleyhisselamu ve alihi ve eshabihi ve zürriyatihi ve ezvacihi ecmain. Birahmetike ya erhamerrahimin velhamdülillahi rabbil alemin.

Allah Resulü (S.A.V) buyuruyor: Bir kimse Fetih suresinin tamamını ramazan ayının birinci gecesi baştan sona kadar okursa ve bu okuyuşunu Allah rızası için yaparsa gelecek aynı güne kadar bir sene müddetle Cenabı hakk o kulunu himayesine alır.

Veli zatlardan bir kimse ise şöyle diyor;

Ramazan ayını ilk defa görür görmez bir kimse Fetih suresini üst üste 3 defa okursa Cenab-ı Hakk o kulunun rızkını gelecek sene aynı güne kadar bol bol ihsan eder.

“Kim Fetih sûresini okursa, sanki Mekke’nin fethinde Resûlullah ile berâber bulunmuş gibidir. (Hadîs-i şerîf-Tefsîr-i Kâdı Beydâvî)”

Fetih Suresi Arapça, Latin Harfli Okunuşu ve Diyanet Türkçe Meali

Bismillâhirrahmânirrahîm

Besmele

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

Fetih Suresi 1. Ayet: إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحاً مُّبِيناً
İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ(mubînen).

Meali: Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik.

Fetih Suresi 2. Ayet: لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطاً مُّسْتَقِيماً
Li yagfira lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).

Meali: Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir.

Fetih Suresi 3. Ayet: وَيَنصُرَكَ اللَّهُ نَصْراً عَزِيزاً
Ve yansurakallâhu nasran azîzâ(azîzen).

Meali: Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.

Fetih Suresi 4. Ayet: هُوَ الَّذِي أَنزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَاناً مَّعَ إِيمَانِهِمْ وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيماً حَكِيماً
Huvellezî enzeles sekînete fî kulûbil mu’minîne li yezdâdû îmânen mea îmânihim, ve lillâhi cunûdus semâvâti vel ard(ardı), ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).

Meali: İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.

Fetih Suresi 5. Ayet: لِيُدْخِلَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَيُكَفِّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَكَانَ ذَلِكَ عِندَ اللَّهِ فَوْزاً عَظِيماً
Liyud[k]hilel mu’minîne velmu’minēti cennētin tecrî min tehtihel enhēru [k]hâlidîne fîhē veyukeffira anhum seyyiētihim vekēne zelike indellâhi fevzen azîmē.

Meali: Mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.

Fetih Suresi 6. Ayet: وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِكِينَ وَالْمُشْرِكَاتِ الظَّانِّينَ بِاللَّهِ ظَنَّ السَّوْءِ عَلَيْهِمْ دَائِرَةُ السَّوْءِ وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَلَعَنَهُمْ وَأَعَدَّ لَهُمْ جَهَنَّمَ وَسَاءتْ مَصِيراً
Ve yuazzibel munâfikîne vel munâfikâti vel muşrikîne vel muşrikâtiz zânnîne billâhi zannes sev’i aleyhim dâiratus sev’i, ve gadiballâhu aleyhim ve leanehum ve eadde lehum cehennem(cehenneme), ve sâet masîrâ(masîren).

Meali: Ve o Allah hakkında kötü zanda bulunan münâfık erkeklere ve münâfık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük onların başlarına gelmiştir. Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir!

Fetih Suresi 7. Ayet: وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزاً حَكِيماً
Velillâhi cunûdus-semēvēti vel ardi vekēnellâhu azîzen hakîmē.

Meali: Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Fetih Suresi 8. Ayet:. إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِداً وَمُبَشِّراً وَنَذِيراً
İnnē erselnēke şēhidev vemübeşşirav venezîrâ.

Meali: Şüphesiz biz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Fetih Suresi 9. Ayet: لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلاً
Litu’minû billēhi verasûlihî vetuazzirûhu vetuveggirûhu vetusebbihûhu bukratev veesîlē.

Meali: Ki, Allah’a ve Resulüne iman edesiniz, ve bunu takviye edip, O’na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O’nu tesbih edesiniz.

Fetih Suresi 10. Ayet: إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْراً عَظِيماً
İnnellezîne yubēyiûneke innemē yubēyiûnellâhe yedullâhi fevga eydîhim femen nekese feinnemē yenküsu alē nefsihî vemen evfē bimē âhede aleyhullâhe feseyu’tîhi ecran azîmē.

Meali: Herhalde sana beyat edenler ancak Allah’a beyat etmektedirler. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.

Fetih Suresi 11. Ayet: سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِم مَّا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ قُلْ فَمَن يَمْلِكُ لَكُم مِّنَ اللَّهِ شَيْئاً إِنْ أَرَادَ بِكُمْ ضَرّاً أَوْ أَرَادَ بِكُمْ نَفْعاً بَلْ كَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيراً
Se yekûlu lekel muhallefûne minel a’râbi şegaletnâ emvâlunâ ve ehlûnâ festagfir lenâ, yekûlûne bi elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim, kul fe men yemliku lekum minallâhi şey’en in erâde bikum darran ev erâde bikum nef’â(nef’en), bel kânallâhu bi mâ ta’melûne habîrâ(habîran).

Meali: Yakında a’râbilerden geri kalmış olanlar sana diyecekler ki, “Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah’tan bizim bağışlanmamızı dile.” Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O’na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Hayır! Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Fetih Suresi 12. Ayet: بَلْ ظَنَنتُمْ أَن لَّن يَنقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَى أَهْلِيهِمْ أَبَداً وَزُيِّنَ ذَلِكَ فِي قُلُوبِكُمْ وَظَنَنتُمْ ظَنَّ السَّوْءِ وَكُنتُمْ قَوْماً بُوراً
Bel zanentüm el len yengaliber-rasûlu velmu’minûne ilē ehlîhim ebedev vezuyyine zēlike fî gulûbiküm vezanentum zannes-sevi veküntüm gavmem bûrâ.

Meali: Aslında siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.

Fetih Suresi 13. Ayet:. وَمَن لَّمْ يُؤْمِن بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ فَإِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَعِيراً
Vemel lem yu’mim billâhi verasûlihî feinnē eğtednē lilkēfirîne seîrâ.

Meali: Kim Allah’a ve Resûlüne iman etmezse şüphesiz biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.

Fetih Suresi 14. Ayet: وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَغْفِرُ لِمَن يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَن يَشَاءُ وَكَانَ اللَّهُ غَفُوراً رَّحِيماً
Velillâhi mülküssemēvēti vel ardi yeğfiru limey-yeşēu veyuazzibu mey-yeşēu vekēnellâhu ğafûrar-rahîmē.

Meali: Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır. Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir.

Fetih Suresi 15. Ayet: سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ إِذَا انطَلَقْتُمْ إِلَى مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْ يُرِيدُونَ أَن يُبَدِّلُوا كَلَامَ اللَّهِ قُل لَّن تَتَّبِعُونَا كَذَلِكُمْ قَالَ اللَّهُ مِن قَبْلُ فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَا بَلْ كَانُوا لَا يَفْقَهُونَ إِلَّا قَلِيلاً
Seyegûlul mu[k]hallefûne izentalegtum ilē meğânime lite'[k]huzûhē zerûnē nettebiğküm yurîdûne en yubeddilû kelēmellâhi gul len tettebiûnē kezeliküm gâlellâhu min gablu feseyegûlûne bel tehsudûnenē bel kēnû lē yefgahûne illē galîlē.

Meali: Siz ganimetleri almak için gittiğinizde geri kalanlar: “Bırakın biz de arkanıza düşelim.” diyeceklerdir. Onlar, Allah’ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: Siz bizimle gelemeyeceksiniz. Allah daha önce böyle buyurmuştur. Onlar size: “Bizi kıskanıyorsunuz.” diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan kimselerdir.

Fetih Suresi 16. Ayet: قُل لِّلْمُخَلَّفِينَ مِنَ الْأَعْرَابِ سَتُدْعَوْنَ إِلَى قَوْمٍ أُوْلِي بَأْسٍ شَدِيدٍ تُقَاتِلُونَهُمْ أَوْ يُسْلِمُونَ فَإِن تُطِيعُوا يُؤْتِكُمُ اللَّهُ أَجْراً حَسَناً وَإِن تَتَوَلَّوْا كَمَا تَوَلَّيْتُم مِّن قَبْلُ يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً
Kul lil muhallefîne minel a’râbi se tud’avne ilâ kavmin ulî be’sin şedîdin tukâtilûnehum ev yuslimûn(yuslimûne), fe in tutîû yu’tikumullâhu ecran hasenâ(hasenen), ve in tetevellev kemâ tevelleytum min kablu yuazzibkum azâben elîmâ(elîmen).

Meali: A’rabilerin geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya Müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.

Fetih Suresi 17. Ayet: لَيْسَ عَلَى الْأَعْمَى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ وَمَن يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَن يَتَوَلَّ يُعَذِّبْهُ عَذَاباً أَلِيماً
Leyse alâl a’mâ haracun ve lâ alâl a’raci haracun ve lâ alâl marîdı haracun, ve men yutııllahe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru, ve men yetevelle yuazzibhu azâben elîmâ(elîmen).

Meali: Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. Bununla beraber kim Allah’a ve peygamberine itâat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.

Fetih Suresi 18. Ayet: لَقَدْ رَضِيَ اللَّهُ عَنِ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَنزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ وَأَثَابَهُمْ فَتْحاً قَرِيباً
Legad radiyellâhu anil mu’minîne iz yubēyiûneke tehteşşecerati fealime mē fî gulûbihim feenzeles-sekînete aleyhim veesēbehum fethan garîbē.

Meali:. Andolsun o ağacın altında (Hudeybiye’de) sana bey’at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıştır.

Fetih Suresi 19. Ayet: وَمَغَانِمَ كَثِيرَةً يَأْخُذُونَهَا وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزاً حَكِيماً
Vemeğânime kesîraten ye'[k]huzûnehē vekēnellâhu azîzen hakîmē.

Meali: Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Fetih Suresi 20. Ayet: وَعَدَكُمُ اللَّهُ مَغَانِمَ كَثِيرَةً تَأْخُذُونَهَا فَعَجَّلَ لَكُمْ هَذِهِ وَكَفَّ أَيْدِيَ النَّاسِ عَنكُمْ وَلِتَكُونَ آيَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ وَيَهْدِيَكُمْ صِرَاطاً مُّسْتَقِيماً
Vaadekumullâhu megânime kesîraten te’huzûnehâ fe accele lekum hâzihî ve keffe eydiyen nâsi ankum, ve li tekûne âyeten lil mu’minîne ve yehdiyekum sırâtan mustakîmâ(mustakîmen).

Meali: Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaat etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin.

Fetih Suresi 21. Ayet: وَأُخْرَى لَمْ تَقْدِرُوا عَلَيْهَا قَدْ أَحَاطَ اللَّهُ بِهَا وَكَانَ اللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيراً
Veu[k]hrâ lem tegdirû aleyhē gad ehâtallâhu bihē vekēnellâhu alē külli şey’in gadîrâ.

Meali: Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah’ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah her şeye kâdirdir.

Fetih Suresi 22. Ayet: وَلَوْ قَاتَلَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوَلَّوُا الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يَجِدُونَ وَلِيّاً وَلَا نَصِيراً
Velev gâtelekümullezîne keferû levellevul edbēra sümme lē yecidûne veliyyev velē nasîrâ.

Meali: Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.

Fetih Suresi 23. Ayet: سُنَّةَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلُ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلاً
Sünnetellâhil letî gad [k]halet min gablu velen tecide lisunnetillâhi tebdîlē.

Meali: Allah’ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.

Fetih Suresi 24. Ayet: وَهُوَ الَّذِي كَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ عَنْهُم بِبَطْنِ مَكَّةَ مِن بَعْدِ أَنْ أَظْفَرَكُمْ عَلَيْهِمْ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيراً
Vehüvellezî keffe eydiyehum anküm veeydiyeküm anhum bibetni mekkete mim bağdi en ezferaküm aleyhim vekēnellâhu bimē tağmelûne basîrâ.

Meali: O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra Mekke’nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.

Fetih Suresi 25. Ayet: هُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَالْهَدْيَ مَعْكُوفاً أَن يَبْلُغَ مَحِلَّهُ وَلَوْلَا رِجَالٌ مُّؤْمِنُونَ وَنِسَاء مُّؤْمِنَاتٌ لَّمْ تَعْلَمُوهُمْ أَن تَطَؤُوهُمْ فَتُصِيبَكُم مِّنْهُم مَّعَرَّةٌ بِغَيْرِ عِلْمٍ لِيُدْخِلَ اللَّهُ فِي رَحْمَتِهِ مَن يَشَاءُ لَوْ تَزَيَّلُوا لَعَذَّبْنَا الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ عَذَاباً أَلِيماً
Humullezîne keferû vesaddûküm anil mescidil harâmi velhedye meğkûfn en yebluğa mehillâhu velevlē ricēlum mu’minûne venisēun mu’minētul lem tağlemûhum en tetaûhum fetusîbeküm minhum mearratum biğayri ilmil liyud[k]hilellâhu fî rahmetihî mey-yeşēu lev tezeyyelû leazzebnellezîne keferû minhum azēben elîmē.

Meali: Onlar inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram’ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdir. Eğer kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle, mümin kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle bir vebalin altında kalmanız ihtimali olmasaydı, Allah savaşı önlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.

Fetih Suresi 26. Ayet: إِذْ جَعَلَ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ فَأَنزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَى رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوَى وَكَانُوا أَحَقَّ بِهَا وَأَهْلَهَا وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيماً
İz cealellezîne keferû fî gulûbihimul hamiyyete hamiyyetel cēhiliyyeti feenzelellâhu sekînetehû alē rasûlihî vealel mu’minîne veelzemehum kelimetettagvē vekēnû ehagga bihē veehlehē vekēnellâhu bikülli şey’in alîmē.

Meali: O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.

Fetih Suresi 27. Ayet: لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِن شَاء اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُؤُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِن دُونِ ذَلِكَ فَتْحاً قَرِيباً
Lekad sadakallâhu resûlehur ru’yâ bil hakkı, le tedhulunnel mescidel harâme inşâallâhu âminîne muhallikîne ruûsekum ve mukassırîne lâ tehâfûn(tehâfûne), fe alime mâ lem ta’lemû fe ceale min dûni zâlike fethan karîbâ(karîben).

Meali: Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.

Fetih Suresi 28. Ayet: هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ شَهِيداً
Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirahu alâd dîni kullihî, ve kefâ billâhi şehîdâ(şehîden).

Meali: Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter.

Fetih Suresi 29. Ayet: مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعاً سُجَّداً يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَاناً سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْراً عَظِيماً

Muhammedun resûlullâh(resûlullâhi), vellezîne meahû eşiddâu alâl kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd(sucûdi), zâlike meseluhum fît tevrât(tevrâti), ve meseluhum fîl incîl(incîli), ke zer’in ahrace şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffâr(kuffâra), vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfiraten ve ecren azîmâ(azîmen).

Meali: Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir.

 

İlgili Diğer Konular

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün