Bediüzzaman FETÖ’den adeta haber vermiş!
Bediüzzaman Said Nursi'nin Mektubat adlı eserinde Desise-i Şeytaniye olarak bahsettiği şeytanın desiseleri bölümde
Bediüzzaman FETÖ’den Haber vermiş. Bediüzzaman Said Nursi’nin Mektubat adlı eserinde Desise-i Şeytaniye olarak bahsettiği şeytanın desiseleri bölümünde adeta FETÖ liderinden haber vermiş
Bediüzzaman FETÖ’den Haber vermiş
Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat adlı eserinde :
”Bir şey daha kaldı; en tehlikelisi odur ki:” diye başlayan bölümünde son zamanlarda açıkça FETÖ lideri FETULLAH GÜLEN’e işaret etmiş.
Bir diğer dikkat çeken husus da Bediüzzaman Said Nursi’nin vefat tarihi olan 23 Mart 1960’dan beri Fetullah Gülen’den başka bu niteliklerle örtüşen biri daha ortaya çıkmamıştır…
Öte yandan, Bediüzzaman Said Nursi’nin iman kurtarma davasından başka bir derdi yoktu.Siyasete karışmaz hatta bakmazdı bile…
İstiğna düsturu nedeni ile değil insanlardan maddi bir şey istemek ve beklemek, verilen hiç bir hediyeyi almazdı ve talebelerine de bunu tavsiye ederdi.
“Hakkın hatırı âlîdir. Hiç bir hatıra feda edilmez” diyerek Fetullah’ın en çok yaptığı ve ekibine tavsiye ettiği takiyye düsturunu reddederdi.
Fetullah’ın aksine “Maksada giden her yol mubahtır” bakış açısından Müslümanları men ederdi.
Fetullah’ın kaset ve sohbetleri ile dinleyenleri ağlatıp kendine bağlamasının, ikide bir kendini hasta ve ölmek üzere olarak anlatıp acındırmaya çalışmasının zıttına olarak Bediüzzaman asla kendi şahsını ön plana sürmemiş,kendisine fazlaca muhabbetle bakanlara dahi kızmıştır. Asıl ve esas değer verilmesi gereken şeyin Kur’an’ın hakikatları olduğunu söylemiştir.
Şimdi Bediüzzaman Hazretlerinin Mektubat adlı eserinde Beşinci Desise-i Şeytaniye adlı bölümde yazdığı risaleden bu konu hakkındaki yazısını okuyabilirsiniz.
- Bediüzzaman FETÖ’den Haber vermiş
Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektup / Beşinci Desise-i Şeytaniye
BEŞİNCİ DESİSE–İ ŞEYTANİYE
……
Kardeşlerim, enâniyetin işimizde en tehlikeli ciheti kıskançlıktır. Eğer sırf lillâh için olmazsa, kıskançlık müdahale eder, bozar. Nasıl ki bir insanın bir eli bir elini kıskanmaz ve gözü kulağına haset etmez ve kalbi aklına rekabet etmez.
Öyle de, bu heyetimizin şahs-ı mânevîsinde, herbiriniz bir duygu, bir âzâ hükmündesiniz. Birbirinize karşı rekabet değil, bilâkis birbirinizin meziyetiyle iftihar etmek, mütelezziz olmak bir vazife-i vicdaniyenizdir.
Birşey daha kaldı; en tehlikelisi odur ki:
İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var.
Ehl-i ilmin bir kısmında bir enâniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enâniyetlidir; çabuk enâniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da, nefsi, o ilmî enâniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister.
Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde, nefsi ise, enâniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adâvet besler gibi, Sözlerin kıymetlerinin tenzilini arzu eder—tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın. Halbuki, bilmecburiye bunu haber veriyorum ki:
Bu durûs-u Kur’âniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidler de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir.
Çünkü, çok emârelerle anlamışız ki, bu ulûm-u imaniyedeki fetvâ vazifesiyle tavzif edilmişiz.
Eğer biri, dairemiz içinde nefsin enâniyet-i ilmiyeden aldığı bir hisle, şerh ve izah haricinde birşey yazsa, soğuk bir muaraza
Çünkü, çok delillerle ve emârelerle tahakkuk etmiş ki, Risale-i Nur eczaları Kur’ân’ın tereşşuhâtıdır; bizler, taksimü’l-a’mâl kaidesiyle, herbirimiz bir vazife deruhte edip o âb-ı hayat tereşşuhâtını muhtaç olanlara yetiştiriyoruz.
Mektubat / Yirmi Dokuzuncu Mektup / Beşinci Desise-i Şeytaniye / Sayfa : 426
Bediüzzaman Said Nursi
İlgili Konular
Nukteler.com’u Facebook’tan takip etmeyi unutmayın!
>