Cuma Hutbesi

Diyanet Cuma Hutbesi 25 Nisan 2025 “Alın Teri Mukaddestir”

Diyanet 25 Nisan 2025 Cuma hutbesi yayımlandı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 25 Nisan tarihli Cuma hutbesinin konusu "Alın Teri Mukaddestir" oldu.

Diyanet 25 Nisan 2025 Cuma hutbesi yayımlandı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 25 Nisan tarihli Cuma hutbesinin konusu Alın Teri Mukaddestir” oldu.

Cuma hutbesi ne zaman okunur? Bu haftaki 25 Nisan 2025 Cuma hutbesi yayınlandı mı, hutbenin tam metni nedir? Peki bu hafta hutbe ne zaman yayımlanacak? Bugünkü Cuma Hutbesinin konusu nedir, belli oldu mu? Hangi konu ve konulardan bahsedilecek? Cuma hutbeleri her camide aynı mı? Diyanet Hutbe ne demek!

Bu hafta Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 25 Nisan Cuma hutbesi Perşembe günü yayımlandı. Her hafta olduğu gibi Cuma Hutbeleri ve konusu Müslümanlar tarafından günün en çok merak edilen konuları arasında yer alıyor. Türkiye genelinde tüm il ve ilçelerinde, yaklaşık 90 bin camide imamlar tarafından okunacak bu haftaki hutbesinin konusu da vatandaşlar tarafından yoğun ilgiyle takip ediliyor. İşte bu hafta tüm camilerde okunacak Cuma hutbesi konusu ve tam metni…

Cuma Hutbesi 25 Nisan 2025

25 Nisan tarihli (yarınki) Türkiye genelinde camilerde okunacak hutbesi Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlandı. İşte Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan Alın Teri Mukaddestir konulu Cuma hutbesi ve tam metni

Cuma Namazı ve Cuma Hutbesi / Friday Khutbas / خطب الجمعة​​​​​​​​​​ / Freitag Predigt

ALIN TERİ MUKADDESTİR

بِسْـــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Muhterem Müslümanlar!

Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ashabıyla sohbet ederken yanlarından güçlü ve heybetli bir adam geçti. Adamın bu görüntüsünden etkilenen sahabeden bazıları, “Ey Allah’ın Resûlü! Keşke bu adam, gücünü Allah yolunda kullansa!” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: “Eğer bu kişi, ailesinin ve çocuklarının geçimini sağlamak için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Anne ve babasının ihtiyaçlarını gidermek için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Kendi izzet ve onurunu korumak için çalışıyorsa yine Allah yolundadır.”[1]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam, kişinin; Allah’ın emirlerine ve yasaklarına riayet ederek kendisinin ve ailesinin rızkını helal ve meşru yollardan temin etmesini, kimseye yük olmadan çalışmasını bir ibadet olarak görmüştür. El emeğini ve alın terini mukaddes kabul etmiştir. Tembelliği, miskinliği, dilenmeyi, zamanı ve hayatı israf etmeyi ise yasaklamıştır. Cenâb-ı Hak, “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir.”[2] buyurarak bizlere; dünya ve ahiret huzurunu elde etmek için çalışmayı öğütlemiştir.

Kıymetli Müslümanlar!

Dinimiz, kazancın helal olması kadar, kazanç yollarının meşru olmasına da önem vermektedir. Bu sebeple; çalışmanın, işyeri açmanın, kazanç elde etmenin kuralları ve âdâbı vardır. Allah’ın haram kıldığı şeylerin alınıp satılması meşru değildir. Dolayısıyla Müslüman; akıl ve iradeyi yok eden, kazaların yaşanmasına, cinayetlerin işlenmesine sebep olan alkolü üretemez, alamaz, satamaz, kullanamaz ve kullanılmasına katkıda bulunamaz. Yuvaları dağıtan, toplumsal hayatta kapanmaz yaralar açan kumarı oynayamaz, oynatamaz ve oynanmasına imkân sağlayamaz. Malın ve ömrün bereketini götüren, emeğin ve alın terinin düşmanı olan faizi alamaz, veremez, ona aracı olamaz. Toplumsal barışı bozan karaborsacılık, tefecilik ve stokçuluk gibi haramları işleyemez, bunlardan kazanç elde edemez.

Değerli Müminler!

İslam’a göre işçi olmanın da bir takım sorumlulukları vardır. İşçi; rızkını temin ettiği işyerini ve orada bulunan malzemeleri bir emanet olarak bilmeli, onlara asla zarar vermemelidir. İşyerindeki hiçbir eşyayı şahsi ihtiyaçları için kullanmamalı, özel bilgileri başkalarıyla paylaşmamalıdır. İşçi; çalışma saatlerine riayet etmeli, işini aksatmamalıdır. Beraber çalıştığı arkadaşlarına karşı saygılı olmalı, onların haklarını kendi hakkı gibi gözetmeli, onlara zarar verecek davranışlardan şiddetle kaçınmalıdır.

Aziz Müslümanlar!

İslam, işverene de birçok vazife yüklemiştir. İşveren; Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, “Çalışana ücretini, teri kurumadan verin.”[3] uyarısını dikkate alarak işçiye hakkını tam ve zamanında vermekle yükümlüdür. Dolayısıyla işveren; ucuz iş gücü adına, işçiyi; ağır şartlarda, az bir ücretle çalıştıramaz, onu sosyal haklarından mahrum bırakamaz.

İşveren, aynı zamanda işçinin insanî ihtiyaç ve haklarını kullanmasını sağlamakla sorumludur. Bu sebepledir ki, işveren; Cenâb-ı Hakk’ın, “…Namaz, müminler için vakitleri belirlenmiş farz bir ibadettir.”[4] ayeti apaçık ortadayken, işçinin; beş vakit namaz ve Cuma namazını vaktinde eda etmesine; oruç tutmasına; Allah’ın emri, müminin süsü olan tesettürü kuşanmasına engel olamaz. Ayrıca işveren, işçinin; dinlenme saatlerini, haftalık veya yıllık izinlerini kullanmasını da kısıtlayamaz.

İşveren; Yüce Rabbimizin,  فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰٓى اَنْ تَعْدِلُواۚ “…Heva ve hevesinize kapılıp adaletten sapmayın…”[5] emrine uyarak işçinin, hak ve hukukunu da korumakla mükelleftir. Bu nedenledir ki, işçiye, sistematik bir baskı uygulayamaz. Onun; onur ve iffetini, şeref ve haysiyetini zedeleyecek söz, tutum ve davranışlarda bulunamaz. Onu, haksız şekilde işten çıkaramaz, ailesini ve çocuklarını mağdur edemez.

İşveren; işyerinin güvenliğinin sağlanmasından, işçinin sağlıklı bir iş ortamında çalışmasından da mesuldür. Hiçbir işçi; canının tehlikeye gireceği, akıl, beden ve ruh sağlığının bozulacağı bir işte istihdam edilemez. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Kim insanlara zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim insanlara zorluk çıkarırsa, Allah da ona zorluk çıkarır.”[6]

Kıymetli Müminler!

Allah katında işçi ya da işveren olmanın bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük, takvadadır; yani Allah’tan hakkıyla sakınmak, O’nun emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmaktır. Öyleyse, Rabbimizin rızasını, adaleti, hakkaniyeti, dürüstlüğü ve gönül kazanmayı tüm kazançların üstünde görelim. Unutmayalım ki, huzur ve mutluluk; sadece tüketmek ve biriktirmekte değil, paylaşmakta ve kanaat göstermektedir.

Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “….Hiç kimse Allah’ın kendisine takdir ettiği rızkı er ya da geç elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan hakkıyla sakının ve rızkınızı güzel yollardan isteyin. Helal olanı alın. Haramdan kaçının.”[7]


1 Taberânî, el-Mu’cemû’l-evsat, VII, 56.

[2] Necm 53/39,40.

[3] İbn Mâce, Rühûn, 4.

[4] Nisâ, 4/103.

[5] Nisâ, 4/135.

[6] Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 31.

[7] İbn Mâce, Ticâret, 2.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Hutbeyi indir

25.04.2025 tarihli Cuma Hutbesini Türkçe, Arapça, İngilizce, Almanca metni, okunuşu ve PDF Formatında indir

Diyanet hutbe Cuma, dibbys, diyanet fetva, cuma hutbesi duası, cuma hutbesi arşivi, cuma hutbeleri pdf, Cuma hutbesi bugün, cuma hutbesi nasıl yapılır, nasıl okunur?

Cuma Hutbesi nedir?

Cuma Hutbesi, İslam dininde Cuma namazının önemli bir parçasıdır ve Cuma namazı öncesinde okunur. Hutbe, imam tarafından cemaate hitaben yapılan bir konuşmadır ve dini, sosyal ve ahlaki konuları içerir. Cuma namazı, İslam’ın farz kıldığı önemli ibadetlerden biridir ve hutbe, bu ibadetin ayrılmaz bir parçasıdır.

Cuma Hutbesi Ne Zaman Okunur?

Cuma hutbesi, Cuma namazından önce okunur. Cuma namazı, öğle vaktinde kılınır ve hutbe, namazın bir şartıdır. Hutbe olmadan Cuma namazı geçerli sayılmaz.

  • Süre: Hutbe, genellikle 15-20 dakika sürer. İki bölümden oluşur:
  • Birinci Hutbe: İmam, cemaate hitaben konuşma yapar.
  • İkinci Hutbe: Daha kısa olan bu bölümde, genellikle dua ve öğütler yer alır.

Cuma Hutbesinin Okunuş Şekli

  • Hutbe Öncesi: İmam, minbere çıkar ve cemaate selam verir. Ardından iç ezan okunur.
  • Birinci Hutbe: İmam, cemaate hitaben konuşma yapar. Bu bölümde genellikle bir ayet ve bir hadis okunur.
  • Ara: İmam, bir süre oturur ve ardından ikinci hutbeye başlar.
  • İkinci Hutbe: Daha kısa olan bu bölümde, dua ve öğütler yer alır.
  • Hutbe Sonrası: Hutbe bittikten sonra kamet getirilir ve Cuma namazı kılınır.

Cuma Hutbesinin Tarihsel Kökeni

Cuma hutbesi, Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde başlamıştır. Peygamber Efendimiz, Medine’de ilk Cuma hutbesini okumuş ve bu gelenek günümüze kadar devam etmiştir.

Hutbeler, İslam toplumunun bir araya gelip dini ve sosyal konularda bilgilendiği önemli bir vesiledir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

  • “Cuma günü hutbe okunurken kim ‘sus’ derse boş konuşmuş olur. Kim de boş konuşursa onun Cuma’sı yoktur.” (Buhari)
  • “Cuma namazı, hutbe ile farz kılınmıştır. Kim hutbeyi dinlemezse onun Cuma’sı yoktur.” (Ebu Davud)

Cuma Namazı Kaç Rekattır? Farz mı?

Cuma namazı; 4 rekât sünneti, 2 rekât farz ve 4 rekât da son sünnet olmak üzere toplamda 10 rekâttır. Her hafta Cuma günü cami ve mescitlerde kılınır ve erkeklere farz olan bir namazdır.

Cuma namazı farz-ı ayındır. İslam âleminde Cuma günleri Müminlerin bayramı olarak sayılmaktadır ve erkeklere farz olarak kılınmıştır. Kadınlar için Cuma namazı farz değildir.

Cumanın farzından önce, imam tarafından minberde hutbe okunur. Cuma hutbesi farzdır ve Hutbe okunmadan kılınan bir cuma namazı sahih değildir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir;

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün