Diyanet Cuma Hutbesi “Dualarımız Mehmetçiğimiz için”
25 Ekim 2019 tarihli Diyanet Cuma Hutbesi "Dualarımız Mehmetçiğimiz için" konulu Türkiye geneli tüm camilerde okunacak Haftanın Cuma Hutbesi yayımlandı.
25 Ekim 2019 tarihli bu haftanın Diyanet Cuma Hutbesi ve konusu yayımlandı. “Dualarımız Mehmetçiğimiz için” konulu Türkiye geneli tüm camilerde okunacak Haftanın Hutbesi
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve Türkiye geneli tüm camilerde Cuma günü, Cuma Namazında okunacak olan 25 Ekim 2019 tarihli Cuma hutbesi ve konusu belli oldu.
Bu Hafta konusu “Dualarımız Mehmetçiğimiz için” olan Cuma Hutbesini sitemiz üzerinden Hutbeler bölümünde bulabilir, pdf ve Word formatı olarak indirebilirsiniz.
PDF indir
Word indir
Diyanet Cuma Hutbesi 25 Ekim 2019
HAFTANIN HUTBESİ
Tarih: 25.10.2019
DUALARIMIZ MEHMETÇİĞİMİZ İÇİN
Aziz Kardeşlerim!
Bu mübarek saatte, bu icabet ve bereket vaktinde bir tanıdığımdan bahsedeceğim size. “Vatan” deyince gerisini unutuveren bir delikanlıdan…
Siz de bileceksiniz; adını Fahr-i Kâinat’ın adıyla anıp “Mehmetçik” dediğimiz kahramandır o… Bazılarınız onu tarih sayfalarından tanırsınız. Güçlü, atılgan, zeki, becerikli ve gözü pekti. Daima ön safta olmak isterdi. Durmazdı, durmak nedir bilmezdi. Cepheden cepheye koşarken arkasında bazen bir bacağını, bazen bir kolunu, bazen bir gözünü bırakır, ama vatan sevgisini daima ileride, en önde tutar, “Vatan sağ olsun!” derdi, “Yeter ki vatan sağ olsun!”
Kıymetli Müslümanlar!
Peygamberimiz buyuruyor ki, “Allah, sadece kendi yolunda cihad etmek ve kelime-i tevhidi doğrulamak üzere sefere çıkan kimseyi cennete sokmaya veya çıktığı evine sevap ve ganimet ile döndürmeye kefil olmuştur.”[1] Mehmetçiğimiz bu muştuyla yine yürüdü. Mevsimlerden en çok baharı, aylardan en ziyade Ağustos’u severdi ama şu Ekim günlerinde de yürüdü. Terörden bunalanlara barış, huzuru kaçırılanlara huzur, yüreği tutuşanlara serinlik dağıtmak üzere…
Barış Pınarı dedi yürüyüşünün adına. Yanında da arkadaşları, eşten dosttan tanışları, kardeşleri… Kimimizin evladı, kimimizin kardeşi… Bizim çocuklarımız, hepimizin ciğerpareleri…
Aziz Müminler!
Mehmetçik, geceleri gündüze, gündüzleri geceye sığdırmak için zamanı ve mekânı unutmuş koşuyor… Mehmetçik, teriyle ve kanıyla dünya tarihini yeniden yazıyor. Onun kanını bıraktığı sınırlarımızda, yalnızca ülkemizin değil, bütün insanlığın kaderi hercü mercden kurtuluyor.
Bu öyle bir insanlık mücadelesi ki, “Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer iman etmişseniz üstün olan sizlersiniz.”[2] buyuran Yüce Kitabımız, barış yolunda kahraman ordumuza umut oluyor. Bu öyle bir iman ve vatan aşkı ki, Kur’an bu aşkla toprağa düşen canları şöyle anlatıyor: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir hâlde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.”[3]
Değerli Kardeşlerim!
Hiç şüpheniz olmasın ki, Cenâb-ı Hakk’ın yardımıyla, hainlerin oyunları bozulacak, zalimlerin tuzakları ayaklarına, hileleri başlarına dolanacaktır. Mehmetçik siperleri tuttukça, bütün düşmanlarımızın da, onların içimize saldıkları zavallıların da hayalleri hakikatlerimize; tuzakları imanımıza çarpacak, kışkırttıkları terör selinin içinde kendileri boğulacaktır. Ordumuz barış uğruna ilerledikçe, ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde masumlar, kadınlar, çocuklar güven ve huzura kavuşacaktır.
Aziz Müminler!
Mehmetçik ki, bir sancağın gölgesinde, alnında yıldızlar parlayan cevherimiz, hazinemizdir… Mehmetçik ki, vatan, bayrak, millet ve devlet uğruna tek yürek olan kahramanlık destanımızdır… Mehmetçik, dünyanın iyiliği için cephede, insanlık adına siperdedir. Ve onlar omuz omuza, sırt sırtayken; mazlumların ve hakları ellerinden alınanların imdadına koşarken yerde ve gökte, uzakta ve yakında bütün dualarımız onlaradır, onlar içindir. Teri damladığında merhamet, kanı döküldüğünde rahmet olsun diye… Onlar içindir Fetihler, Fatihalar, Yasinler… Ve âminler onlar içindir… Âmin!
Ey varlığın Aziz ve Kerîm olan Rabbi!
Ey âlemlerin Rahman ve Rahim olan Rabbi!..
Süt kesilmiş bebeler aşkına, sütü çekilmiş nineler aşkına… Yücelerden yüce olan babına geldik, rahmetini istemeye cenabına geldik. Adını andık ve nuruna durduk; günahkâr ellerimizle, huzuruna durduk. Askerimiz için yardım diliyor, ordumuza zafer istiyoruz. O asker ki Senin adınla çıktılar yola, her birini her adımda nusrete kandırdıklarından eyle; barış aşkıyla yandırdıklarından; huzur kaftanıyla kuşandırdıklarından eyle… Canlarını koru meşakkatten, afetten; bedenlerini koru yorgunluktan, bıkkınlık ve gafletten…
Ey dünyada orduları celal ile var eden var, ey ahirette şehitlere cemalini ihsan eden yâr!
Varlığına inandık, birliğine inandık; Sana sığındık ve Sana güvendik. Gayrı, İslam ümmetini birbiriyle sınandırma İlahi, fitne ateşinde masumları yandırma İlahi. Terör elindeki mazlumları kurtar karanlık düşüncelerden, uyandır gaflettekileri sabahı olmayan gecelerden… Bu yolda dostlarımızı yerindirme, düşmanları sevindirme İlahi. Hainlerin tuzaklarını ayaklarına, hilelerini başlarına dolandır ya Rabbi; el ovuşturanları da tutuşturdukları ateşlerde yandır ya Rabbi. Rahmetini kesme kahraman ordumuzdan, bereketini alma cennet yurdumuzdan. Tasasını çektiklerimizden emin eyle bizleri; karanlık yollarda rehber-i din eyle bizleri. Hezimete uğrat terörün uşaklarını ve efendilerini ve zalimlerin kendilerine kırdır yine kendilerini.
Ey bütün noksanlardan münezzeh olan Allah’ım!
Şehitlerimize ikramını, gazilerimize dermanını eriştir. Acısı olanların acısını dindir, umudumuzu zafere eriştir. Duamızı Kâbe’de edilen dualara say, harekâtımızı Nebi yolunda gazalara say. Rahmetini kesme üzerimizden diye yalvarıyoruz; merhametini esirgeme bizden diye yalvarıyoruz…
Ezanımızı dindirtme ya Rab! Vatanımızı böldürtme ya Rab! Bayrağımızı indirtme ya Rab! Başımızı eğdirtme ya Rab; Mehmetçiklerin ayağına taş değdirtme ya Rab! Bir an evvel zafer bulup şanla dönsünler; en kısa zamanda huzurla dönsünler… Ayetinde dediğin gibi; yeryüzünde bizi kudret sahibi eyle ve bizim elimizle Firavunların, Hâmânların ordularına, korktukları şeyleri yaşat ya Rab!.. Âmin, ve’l-hamdülillahi Rabbi’l-Âlemin…
[1] Buhari, Tevhid, 28.
[2] Âl-i İmrân, 3/139.
[3] Âl-i İmrân, 3/169-170.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İlk Cuma namazı 12 Rebiülevvel 622 yılında kılınmıştır. Peygamber Efendimiz Kuba’ya geldikten sonra Ranuna adı verilen noktada öğle namazı vakti girmişti. Efendimiz de tam bu noktada iki kez hutbe verdikten sonra cemaatine Cuma namazını kıldırdı. Verilen hutbelerde yine toplumsal konular işlendi.
Bu gün, alimlerimiz tarafından Cuma suresinin “Cuma günü namaz için ezan okunduğunda Allah’ı zikretmeye koşun.” ayetinde yer alan zikir ifadesi hutbe olarak tabir edilmektedir. Böylece hutbenin farz olduğuna dair bir fikir birliği sağlanmıştır.
İlgili Konular
>