Hadis: “Müminin ferasetinden sakının!..”
Müminin ferasetinden sakının hadisi, Arapça Yazılışı, Feraset ne demektir? Diyanet kaynağından “Müminin Ferasetinden sakının Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” hadisi ve kaynakları
Müminin ferasetinden sakının hadisi, Arapça Yazılışı, Feraset ne demektir? Diyanet kaynağından “Müminin Ferasetinden sakının Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” hadisi ve kaynakları
” اتقوا فراسة المؤمن فإنه ينظر بنور الله “
“Müminin ferasetinden sakının!. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.”
(Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 16, Suyûtî, el Câmiu’sSağir, 1, 24)
Rasulü Ekrem sallahü aleyhi ve sellem’den mealen şöyle bir hadisi şerif rivayet ediliyor.
“Müminin ferasetinden sakının!. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” (Tirmizî, Tefsîr, 15)
Hadis-i şerifin Hazreti Osman’la bağlantılı bir bölümü de var. Şöyle ki:
Hz. Osman, yanına gelen birine, “Gözünde zina eseri var. Bir kadına bakmışsın.” dedi. O kimse “Nereden bildin?” diye karşılık verdi. Hz. Osman da, “Müminin ferasetinden korkun, o Allah`ın nuru ile bakar.” hadis-i şerifini bildirdi.
İslam toplum geleneğimize baktığımızda hadisimizi genellikle bu çerçevede anladığımızı ve düşüncelerimizi “Sakınınız” ifadesi üzerine yoğunlaştırdığımızı görmekteyiz.
Mesela şöyle de deniliyor:
“Bir Allah dostunun yanında olduğunuzda kalbinize dikkat etmeniz gerekir. Çünkü o Allah dostu kalbinizden geçenleri bilir ve yanlış bir şey geçmişse mahcup olursunuz.”
Bütün bunların bir gerçeklik payı bulunduğu muhakkak. Allah dilerse şu veya bu kulunu, birisinin kalbinden geçenlere vakıf hale getirebilir.
Kelime anlamı olarak feraset anlayış, sezgi, kavrama anlamlarına gelir.
Feraset aynı zamanda bir şeyi anlama, zihin uyanıklığı, anlama kabiliyeti, çabuk ve doğru anlama özelliğidir.
Feraset iki türlüdür. Biri bir çeşit ilham eseridir ki, sebebi bilinmeksizin insan bazı şeyleri en doğru ve en çabuk şekilde anlar ve idrak eder. Diğeri ise bir çalışarak, okuyarak kazanılan ferasettir.
Ferasetin zıddı zekadan mahrumluk veya ahmaklık olarak tabir edilir.
Feraset hakkında ayetler
KURANDA FERASET AYETLERİ
Bakara Suresi, 242. ayet: İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz.
Bakara Suresi, 269. ayet: Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Al-i İmran Suresi, 7. ayet: Sana Kitab’ı indiren O’dur. Ondan, Kitab’ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem’dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: “Biz ona inandık, tümü Rabbimiz’in Katındandır” derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Hicr Suresi, 75. ayet: Elbette bunda ‘derin bir kavrayışa sahip olanlar’ için gerçekten ayetler vardır.
Neml Suresi, 7. ayet: Hani Musa ailesine: “Şüphesiz ben bir ateş gördüm” demişti. “Size ondan ya bir haber veya ısınmanız için bir kor ateş getireceğim.”
Neml Suresi, 8. ayet: Oraya gittiğinde, kendisine seslenildi: “Ateş (yerin)de olanlar da, çevresinde bulunanlar da kutlu kılınmıştır. Alemlerin Rabbi olan Allah Yücedir.
Neml Suresi, 9. ayet: “Ey Musa, gerçekten Ben, güçlü ve üstün, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ım.”
Kasas Suresi, 29. ayet: Böylelikle Musa, süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte yola koyulunca, Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine: “Siz durun, gerçekten bir ateş gördüm; umarım ondan ya bir haber, ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm” dedi.
Kasas Suresi, 30. ayet: Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: “Ey Musa, Alemlerin Rabbi olan Allah Benim;” diye seslenildi.
[display-posts]>