Hz. Yunus Peygamberin Kıssası ve Çıkarılacak Dersler
Hz. Yunus Peygamberin Kıssası ve Yunus Peygamber Hikâyesinden çıkarılacak dersler. Hz. Yunus Kimdir? Kuran-ı Kerim'deki Hazreti Yunus'un (as) ibretlik hikâyesi, kıssası nedir? Hz. Yunus (as)'ı hangi balık yuttu? Yunus peygamber balığın karnında ne kadar kaldı?
Hz. Yunus Peygamberin Kıssası ve Yunus Peygamber Hikâyesinden çıkarılacak dersler. Hz. Yunus Kimdir? Kuran-ı Kerim’deki Hazreti Yunus’un (as) ibretlik hikâyesi, kıssası nedir? Hazreti Yunus aleyhisselam’ın kıssası ne anlatıyor? Hz. Yunus (as)’ı hangi balık yuttu? Yunus peygamber balığın karnında ne kadar kaldı? İşte Hazreti Yunus Peygamberin Hayatı ve çıkarılması gereken, ibret alınması dersler, Hz. Yunus Kıssasından Bize Mesajlar…
Yeryüzündeki herkes, herhangi bir biçimde, zorluklara veya sıkıntılara maruz kalır. Allah, en sevdiği peygamberlerini bile sağlık, zenginlik veya sevdikleriyle farklı imtihanlara tabi tutmuştur. Hazreti Yunus Peygamber’in kıssası, iman, acizlik ve sabır, tahammül ve metanet, teslimiyet kavramlarını anlamamıza yardımcı olur.
Yunus Peygamber’in karşılaştığı tüm imtihanlar ve zorluklar, Allah’a küçük ama yürekten bir duanın gücünü Müslümanlara anlamaları için ilham verici ve temel bir hatırlatma niteliğindedir.
Hz. Yunus Peygamberin Kıssası
Hazreti Yunus’un (AS) Hikâyesi
Yunus Peygamber kıssası aynı zamanda Kuran’daki en güçlü kıssalardan biridir. Yunus Peygamber ile ilgili bu hikaye veya kıssa Allah (cc) tarafından Kuran-ı Kerim’de Enbiya Suresi, Saffat Suresi ve Yunus Suresi’nde bahsedilmektedir.
Yunus ibni Mettâ, Peygamberlik göreviyle Kuzey Irak’ta nüfusu bir milyonu aşan bir şehir olan Ninova’ya gönderildi. Yunus Peygamber, Ninova halkı arasında doğup büyümüş sıradan halktan birisiydi. Gelişen Ninova (Ninevâ) şehri, Allah’ın mesajını çoktan unutmuş ve bir putperestlik ve ahlaksızlık metropolüne dönüşmüştü.
Allah, onları doğru yola ve nur yoluna yönlendirmek için, aralarında doğmuş bir insan olan Yunus Peygamber’i elçi, uyarıcı, tebliğ edici olarak gönderdi. Hazreti Yunus, onlara Allah’ı tanımaları ve doğru yolu bulmaları için yardım etmek istemiş ve gayret göstermişti; akılsızlıklarına ve acımasız sözlerine rağmen, onlara Allah’ın intikamını ve cezasını hatırlatmak için ısrar etti.
Bazı dini kaynaklara göre ise Hz. Yunus, Hz. Yakub’un oğlu Bünyamin’in kabilesindedir. Hz. Süleyman’dan sonra kendi kavmine peygamber olarak gönderilmiştir. Hz. Yunus, kendi kavmine beddua eden peygamber olarak bilinir.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Yunus’tan (as) hakkında, Nisa suresinde “kendisine vahiy indirilenlerden”, En’am suresinde “doğru yola sevk edilenlerden, âlemlere üstün kılınanlardan”, Kalem suresinde de “Salihlerden” olduğundan bahsedilir.
Yunus Peygamber’in kavmini Allah’a yönelmeye davet etmesine karşılık Ninova halkı, kendisinden önceki birçok topluluğun yaptığı gibi Yunus’u reddetti.
Yaşadığı zorluklara rağmen Hz. Yunus’un (as) cesareti kırılmadı; Allah’ın Nuh kavminin ve kendisinden öncekilerin üzerine saldığı büyük gazabını hatırlatarak onları Allah’a ibadet etmeye teşvik etmeye devam etti. Ancak onlar, “Biz ve seleflerimiz bu tanrıları (putları) birkaç yıldır onurlandırdık ve hiçbirimizin başına bir kötülük gelmedi” diyerek buna itiraz ettiler. İnsanların bu şekildeki tepkileri Hz. Yunus’u üzdü. Şehri terk etmeye ve insanların Allah’ın öğretilerine kulak vereceği başka bir yere gitmeye karar verdi.
Çok büyük ve kalabalık bir şehir olan Ninova’da insanlar puta tapıyordu. 30 yaşında iken peygamber olan Hz. Yunus, 33 sene putperest kavmini hidayete ulaştırmak için çabaladı. Onları, Allah’ın birliğine iman etmeye davet etti. Fakat uzun yıllar kelime-i tevhidi anlatsa da sadece 2 kişi iman etmişti.
Limandan bir gemiye binerek şehri terk etti. Fakat yarı yolda Allah, gemisine büyük bir dalga veya bir fırtına gönderdi, gemi batacak duruma geldi. Mürettebat ve yolcular kendi tanrılarına dua ettiler. Sonunda birinin kurban olarak denize atılmasına karar verirler. Başka bir rivayete göre ise gemideki yüklerden kurtulmak gerekiyordu. İçlerinden birisini feda etmeye mecbur kaldılar. Bunun için de aralarında kura çektiler.
Denize atılacak kurban olarak Hz. Yunus olarak belirlendi ve onu denize attılar. Hz. Yunus’u büyükçe bir balık (balina) yuttu. Allah’ın emriyle balık, onu yemedi. (Allahu Teala, Hz. Yunus’u hatasından tövbe etmesi için bir balığın onu yemesine izin verdi.)
Hz. Yunus (as)’ı bir balina yutmuştu ve bir rivayete göre üç gün üç gece, diğer bir rivayete göre ise 7 veya 40 gün balığın karnında kaldı.
Hz. Yunus Peygamber limandan gemiye binip uzaklaştıktan kısa bir süre sonra Ninova halkı hatalarını anladılar ve Allah’tan af dilediler. Deniz kıyısına bakmak için döndüler ama çok geçti; Hazreti Yunus çoktan gitmişti.
Balığın karnındayken Hz. Yunus sürekli olarak “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Gerçekten ben haksızlık edenlerden oldum” diyerek Enbiya Suresinin 87. ayetini okudu.
لآ إِلَهَ إِلاَّ أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Lâ ilâhe illa ente subhâneke innî kuntu mine’z-zâlimîn
“Senden başka İlâh yoktur. Sen, her şeyden münezzehsin. Muhakkak ki ben, zâlimlerden oldum.”
Hz. Yunus, balığın karnından Muharrem ayının (aşure günü) onuncu gününde Allah’ın inayetiyle kurtulur. Balık onu Dicle kenarında bir sahile kusar. Güçsüz ve yardıma muhtaç olan Hz. Yunus’a hem gölge hem de besin sağlaması için Allah (CC), kikayon bitkisini (Kur’an’da yaktîn ağacı) yaratır. İyileşen Hz. Yunus, peygamberlik görevini devam ettirmek için halkının yanına dönmüştür.
Günümüzde belki bir çok insan Hz. Yunus aleyhisselam’ın neden böyle bir imtihan geçirdiğini ve bu kadar süre bir balığın içinde karnında kaldığını bilmiyor veya anlayamıyor. Bunun nedeni, Allah’ın izni olmadan Ninova’dan öfkeyle kaçmasıdır.
Hz. Yunus Peygamberin Kıssasından Çıkarılacak Dersler
Sabır, acizlik, teslimiyet ve iman kavramlarını kavramamıza yardımcı olan Yunus Peygamber’in hayatı ve anlatımı en etkileyici olanlardan biri olmaya devam etmektedir. Onun mücadeleleri ve Allah’a olan inancı, sadece Allah’a gerçekten nasıl ibadet edileceği konusunda hepimize ilham verici bir ders olmalıdır.
İşte Yunus Peygamber’in hayatından aldığımız 10 ibretlik önemli ders:
1 – Öfkenizin Sizi Yıkmasına İzin Vermeyin
Hz. Yunus (as) kıssası ile Kur’an-ı Kerim birçok noktada itaatsizlik ve öfkeyi önlemeyi, kontrol etmeyi vurgulamıştır. Yunus Peygamber kıssasında öfkemize yenik düşmenin tehlikeleri bir kez daha hatırlatılmıştır. Böylece öfkeyle aldığımız fevri kararların ve hareketlerin sonuçlarını da tekrar düşünmemizi sağlamış olur.
Yunus (AS) Irak’ın Ninova şehrinde yaşamış ve Allah (cc) tarafından insanları tek bir Allah’a ibadet etmeye yönlendirmesi emredilmiştir. İnsanları tevbe etmeye ve geçmiş günahları için Allah’tan af dilemeye çalışmıştır. Ancak halk, Yunus (as)’ın mesajını reddetmiş ve kötülüklerine devam etmiştir.
Muazzam bir incinme ve hüsran altında Yunus (AS) Ninova’yı kızgınlıkla terk etmişti. Yunus bin Metta gemiye binip ayrıldığında, Ninovalılar hatalarını anlamışlar ve Allah’a tövbe etmişlerdi. Allah (cc) onların tövbelerini kabul etti ve bütün günahlarını bağışladı.
Allahu Teala, Enbiyâ Suresi 87. Ayetinde Yunus Peygamber hakkında şöyle buyurmaktadır: ‘(O) bizim O’na azap etmeyeceğimizi sandı.’
وَذَا النُّونِ اِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ اَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادٰى فِي الظُّلُمَاتِ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنْتَ سُبْحَانَكَۗ اِنّ۪ي كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَۚ
Vezâ-nnûni izzehebe muġâdiben fezanne en len nakdira ‘aleyhi fenâdâ fî-zzulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu mine-zzâlimîn
Anlamı: “Zün-nûn” Balık sahibi (Yunus’u da an ki) ; hani O, (Ninova’daki isyankâr kavmine) kızmış vaziyette (görev bölgesini izinsiz terk edip) gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi zannetmişti. (Okyanus altında balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: “Allah’ım Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben (nefsime) zulmedenlerden oldum” diye yalvarıp seslenmişti.
Dolayısıyla, bu anlamlı ve ibretli kıssanın yardımıyla, duygularımıza yenik düşmemek ne kadar zor olursa olsun, öfke ve hayal kırıklığının bizi yenmesine izin vermememiz gerektiği dersini alıyoruz.
Günün sonunda hepimiz insanız, bu da duygularımıza ve endişelerimize yenik düşmeye meyilli olduğumuz anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim, öfkemizin bizi ele geçirmesine izin vermenin tehlikeleri konusunda bizi burada uyarır ve yapılan her fevri hareketin bir karşılığı olacağı konusunda öğüt verir.
Hazreti Yunus, bölgeden uzaklaşarak denize doğru yöneldi. Onu bir balık tarafından yutulduğu suya sürükleyen öfkesiydi. Şüphesiz bu, Allah’ın onun için bir imtihanıydı.
2- Allah’a ve Planlarına İman Etmek
Kusurlarımıza ve zayıflıklarımıza rağmen, Hz. Yunus’un kalbinin kırılganlığı, samimiyeti ve teslimiyeti, bizim için bu gün bile motive edici bir şeydir. Kur’an bize, kusurlarımıza, başarısızlıklarıma ve önceki hatalı eylemlerimize rağmen, Yunus Peygamber’in yaptığı gibi, diz çöküp Allah’tan rahmet ve lütuf dilemek için asla geç olmadığını hatırlatır.
Günlük yaşamda kendimizde veya çevremizde ‘hayat adil değil’ ve ‘neden hep ben?’ gibi sorularla karşılaşırız. Sonunda kendimizi mağdur etmeye başlamadan önce, işlerin neden zor olduğuna dair gereksiz yere bir sebep ararız.
Allah (c.c) kader cihetiyle bu zor ve sıkıntılı durumlarla karşılaşmamızı ve üstesinden gelmemizi planlamıştır. İnsan doğmadan önce belirlenen kader diyebileceğimiz Allah’ın uygulayacağı formüle edilmiş bir planı vardır. Nitekim zamanın başlangıcından sonuna kadar her şeyi Allah takdir etmiştir.
Unutmayın ki ne yaşarsanız yaşayın Allah (c.c) sizin bundan daha güçlü çıkacağınızı bilir. Umutsuzluğa kapılmayın veya umudunuzu tümden kaybetmeyin. Nitekim en zorlu engellerle karşılaşanlar Allah’ın elçileri Peygamberler ve salih kullarıdır.
3 – Allah’ın Rahmetine İnanmak
Yunus Peygamber’in bir balina tarafından yutulması olayı, Allah’ın rahmetine ve sevgisine olan inancın sarsılmasıdır. Bu bize, kendimizi son derece haksızlığa uğramış ve günahkâr hissetsek bile, tövbe etmemiz ve Allah’ın (cc) bize merhamet etmeyeceğini asla düşünmememiz gerektiği yönünde güçlü bir mesaj vermektedir.
Kuran da Yunus (as) örneğiyle eksiklik ve hatalarımıza rağmen yine de temiz ve samimi bir kalple Yüce Allah’a yalvarabileceğimizi bildirmektedir. Bu nedenle, geçmiş hatalarınızın ve eylemlerinizin dualarınızı, ibadetlerinizi durduracağına, aksatacağına inanmak için zihninizin sizi kandırmasına asla izin vermeyin. Her zaman bilin ki Allah’tan rahmet ve mağfiret dilemek için asla geç değildir ve Yunus (AS) bunu yapmıştır.
Allahu Teala Hz. Yusuf kıssasını açıklayarak, hayatın sonuçları ne kadar kötü görünürse görünsün, her şeyin tamamen O’nun iradesine göre gerçekleştiğini her zaman aklımızda tutmamız gerektiğini; bu nedenle kararlarımıza her zaman güvenmeli ve ne olursa olsun inancımıza sadık kalmamız gerektiğini nasihat verir.
Kuran-ı Kerim burada, Allah’ın nihayetsiz lütfunu ve rahmetini bize haber veriyor. Yunus Peygamber kıssasının anlatımıyla, tevhid bilinciyle Allah’ın rahmetinin her şeyi ve herkesi kapsadığını öğreniyoruz. Bu nedenle asla ümitsizliğe, kötümserliğe ve öfkemize teslim olmamalıyız.
Bu nedenle her zaman işinize değer verin ve olaylara asla kısa vadeli bir perspektiften bakmayın.
4 – Allah’ın Koruması Daima Yanımızdadır
Kuran’da Yunus Peygamber’in anlatımı, Allah dileseydi, hesap gününe kadar Yunus Peygamber’i bulunduğu yerde bırakabileceğini gösterir. Hayatımızda ne olursa olsun, her şeyi Allah’ın takdir ettiğini ve planladığını unutmamalı ve her türlü duruma rağmen Allah’a olan inancımızda sebat etmeliyiz.
Hayattan korkmuş ve yoksun, güçsüz ve başkalarının iradesiyle caydırılmış hissettiğimiz anlara rağmen, bir savunmamız var. Allah (cc) bize duanın gücüyle herhangi bir durumun üstesinden gelmek için en etkili gösterir.
Allah’tan yardım istemek, O’na yaklaşmanın ve O’na olan acizliğimizi ve ihtiyacımızı ifade etmenin en iyi yollarından biridir. Nitekim “Dua ibadetin özüdür.”
Rabbimiz her zaman dualarımızı işitir ve kendisinden istenmeyi sever. Sadece O’na tam olarak güvenmemiz, sonuç için sabırlı olmamız ve durumumuz çözülene kadar elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerekiyor.
Dualarımızın kabul olmasını kimse engelleyemez!
5 – Zorluklarına Karşı Dayanıklı Olmak
Allah’a olan güvenimizin ne kadar hayati olduğunu, Hz. Yunus’un ümitsizliğe kapıldığı ve ömrünün sonuna kadar kapalı kalmaktan korktuğu anları hatırlayarak anlayabiliriz. Yunus Peygamber’in kıssası, sabrın, tahammülün ve metanetin gerçekten temel bir ibadet olduğunu bizlere hatırlatır.
Hz. Yunus (as), Allah’tan yardım istedi ve sabrını hiç yitirmedi. Çünkü Allah sabredenleri ödüllendirir.
Kuşkusuz Yûnus da elçilerimizdendi. Vaktiyle o, yüklü bir tekneyle ülkesinden kaçmıştı. Kur’aya girdi ve kaybedenlerden oldu. Kendisini (büyük bir) balık yuttu. Doğrusu o (bundan önce) kınanacak bir iş yapmıştı. Eğer o, Allah’ın şanını yüceltenlerden olmasaydı kıyamete kadar balığın karnında kalacaktı. Sağlığı bozulmuş olarak onun ıssız bir kıyıya bırakılmasını sağladık; Üstüne (gölge yapması için) kabak türünden bir bitki bitirdik. Bir defa daha onu yüz bin ya da daha fazla kişiye elçi olarak gönderdik. Bu defa onlar iman ettiler, biz de kendilerini belirli bir vakte kadar nimetlerimizle yaşattık. (Sâffât Suresi – 139-148. Ayetler)
6 – Hayattaki Sıkıntıların Faydaları
Hepimiz hayatımızda zaman zaman imtihanlar, sıkıntılar, aksilikler ve başarısızlıklar yaşıyoruz. Allah’ın planına olan inancımızı ve ümidimizi kaybetmek üzere olduğumuz zamanlar da oluyor. Bu tam olarak sabrımıza güvenmemiz ve yardım için dua etmemiz gereken zamandır.
Yunus Peygamber Allah’a inanmıştı ve Allahu Teala da sonunda onu ödüllendirdi. O halde Allah’ın sizin için olan iradesini kabul edin ve sonunda sevineceksiniz.
7 – Allah’a İman Edenlerden Korkmazlar
Balığın karnında, fırtınalı bir denizde, gece karanlığında, her taraftan ümit kesilmiş bir durumda Hz. Yunus (as), Allah’tan başka kimseden korkmadı. Allah’tan yardım diledi. Allah’ın yardımına güvendi ve her şeyin hayırlısını diledi. Zor zamanlarda onu ayakta tutan Allah’tı.
Korku ve keder, içinde yaşadığımız dünyanın büyük bir gerçeğidir. Korku, yalnızca bu dünyadaki fiziksel ıstırabın temeli değil, aynı zamanda çeşitli farklı psikolojik bozuklukların altında yatan bir neden veya sonuçtur.
Birey olarak kaybetmekten korkarız, çevremizden korkarız, başkalarının ne düşüneceğinden veya söyleyeceğinden korkarız, rollerimizi toplumun belirlediği standartlarda yerine getirememekten korkarız ve bunların hepsi nihayetinde bazı depresyon haline veya kaygıya veya başka bir deyişle kedere yol açabilir.
Korku ve keder kavramı Kuran’da çokça geçer:
“Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar (mahzun) üzülmeyeceklerdir de.” (Yunus Suresi, 62)
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler.” Bakara Suresi 155/156
O halde, yalnızca Allah’tan korkan ve O’nu, emri olmadan hiçbir şeyin ve kimsenin kendisine zarar veremeyeceği, kendisine nihai rızık verenin sadece Allah olduğunu bilen ve gören bir kişinin, bu maddi dünyada korkacak hiçbir şeyinin olmadığı sonucuna varılabilir. İmanı zayıf olan veya imanı olmayan bir kimse ise, sayısız varlıktan korkarken, gelecek korkusu ve irili ufaklı, kontrol edemediği sayısız şey hakkında endişeye kapılır.
Bir kimse, İslam’da tevekkül denen bir kavram olan Allah’a tüm imanını ve tevekkülünü ortaya koyduğunda, önce kalbi korkudan arınır sonra da gelen her türlü musibet, felaket ve sıkıntıyı Allah’tan gelen bir imtihan olarak bilir ve sabır ve metanetle karşılar.
8 – Tövbe Etmek
İlk zamanlar Ninovalılar, Hazreti Yunus’un öğretilerine rağmen yaptıkları kötülüklerden tövbe etmediler. Kötü eylemlerinde ısrar ettiler. Bu Hazreti Yunus’u öfkelendirdi ve Ninova’dan ayrıldı. Daha sonra insanlar yaptıkları bu korkunç davranışlarını fark ederek tövbe ettiler. Allah onları tövbelerinden dolayı günahlarını bağışladı.
Bu bize her zaman Allah’tan yardım istemeyi ve tövbe etmemizi öğretir. Bu nedenle, bize nimet veren Allah olduğuna göre, günahlarımız için af dilemeliyiz.
Tıpkı diğer peygamberlerin hayatı gibi – Yunus Peygamber’in hayatı da Müslümanlar için bir ibret hazinesidir. Hayatının en kötü dönemini yaşarken Allah’a olan inancı, herkesin hayatında uygulaması gereken bir ibretli bir derstir.
9 – Allah’a Dua Etmekten Asla Vazgeçmeyin
Allah’ın emriyle bir balina Yunus’u (as) yuttu. Bilincini kazandığında, mezarında olduğunu düşündü. Ancak bir süre sonra bu en karanlık bölgenin denizde yaşayan en büyük hayvanın midesi olduğunu anladı. Ancak Hz. Yunus’u hayatından vazgeçirmemiş, hatalarına ağıt yakmamıştı.
Yunus Peygamber, yaşadığını ve zarar görmediğini anlayınca Allah’a secde ve dua etti ve ellerini kaldırıp O’ndan mağfiret ve rahmet diledi. Yunus Peygamber’in yaptığı bu dua da, bize en karanlık zamanlarda bile mağfiret dilemenin doğru yolunu öğretir.
Yunus Peygamberin duası, bugüne kadar çok saygı duyulur ve dünyanın her yerindeki Müslümanlar Allah’tan bağışlanma dilemek için sıkıntı zamanlarında her gün bu duayı okurlar.
Yunus (as) kıssasında ümitsizliğin doruğunda Allah’a (cc) olan inancımıza daha sıkı sarılmamız gerektiği derslerini alabiliriz. Yunus (as)’ı balinanın karnından çıkarıp karaya çıkardığı gibi, imtihanlarımızda da bize yardım eden ve bizi zafere ulaştıran ancak O’dur.
10 – Sabrınızı Asla Kaybetmeyin
Balinanın yuttuğu Yunus Peygamber kıssası bize sabrın önemini ve Yüce Allah’a ibadet etmenin ne kadar gerekli olduğunu öğretir. Aynı şekilde Hz. Yusuf (AS)’ın kıssasını da hatırlayarak, Allah’a olan inancımızda her zaman sabırlı ve kararlı olmayı öğrenebiliriz.
Kur’an-ı Kerim, Hz. Yusuf kıssasını açıklayarak, hayatın sonuçları ne kadar kötü görünürse görünsün, her şeyin tamamen O’nun iradesine göre gerçekleştiğini her zaman aklımızda tutmamız gerektiğini öğütler. Bu nedenle kararlarımıza her zaman güvenmeli ve ne olursa olsun inancımıza sadık kalmalıyız.
Yusuf (AS) gücünü geri kazandığında, Ninova şehrine giden yolunu bulabildi. Sabrından ve Allah’a olan inancından ve teslimiyetinden dolayı Ninova halkının davranışları tamamen değişti ve Yunus (AS) Peygamberi sıcak bir şekilde karşıladılar.
Unutmamalıyız ki dualarımız ve isteklerimiz ancak Allah’ın dilemesiyle ve doğru zamanda gerçekleşecektir. Bu nedenle, asla dualarımızı küçümsememeli, yılmamalı ve Allah’tan rahmet ve mağfiret dilemeye devam etmeliyiz.
Daha iyi Müslümanlar olmamıza ve daha iyi inananlar olma yolculuğumuzu ilerletmemize yardım edebilecek tek şey sabırdır.
Sonuç olarak
Yunus Peygamber kıssası, İslam dinini en çok etkileyen kıssalardan biridir. Günah işlemek ve Allah’a (cc) karşı gelmekte ne kadar ileri giderseniz gidin, tövbe yoluyla her zaman bir dönüş yolu olduğunu hatırlatan ibretlik bir derstir. Samimi bir tövbe, sizi bu zor durumlardan kurtaracak ve Yüce Allah’ın mağfiretini ve rahmetini kazanmanıza yardımcı olacaktır. Yunus Peygamber’in hayatından alınan bu dersler, daha iyi bir mümin olmamız için bizlere birer hatırlatmadır.
Bugün milyonlarca Müslüman tarafından gece gündüz okunan Yunus Peygamberin Duasını biz de günlük hayatımıza dahil etmeye çalışmalı ve aynı zamanda çocuklarımıza da öğretmeliyiz.
- Sabır Cennetin Anahtarıdır
- Hz. Yunus’un duası!
- Risale-i Nur Birinci Lem’a Yunus Aleyhisselam Kısassı
- Zünnûn isminin anlamı nedir?