GündemŞifalı Bitkiler

Kuran’da adı geçen besinler, meyveler, gıdalar

Kuran'da adı geçen besinler. Kuran-ı Kerim'de adı geçen ve insan vücuduna faydalarıyla bilinen meyveler, gıdalar ve besinler ve yararları..

Kuran’da adı geçen besinler. Kuran-ı Kerim’de adı geçen ve insan vücuduna faydalarıyla bilinen meyveler, gıdalar ve besinler ve yararları..

Kuran’da adı geçen besinler

Kuran-ı Kerim’de adı geçen ve insan vücuduna faydalarıyla bilinen besin maddeleriyle birlikte bazı meyvelerin adı da zikredilmektedir. İşte ismi geçen meyveler, gıdalar ve besinler ve yararları..

Hurma

Vitamin ve minareller bakımından zengin olan hurma birçok özelliğinin yanı sıra açlığı geciktirici ve zayıflamaya oldukça yardımcı bir meyvedir.

İçerdiği pro vitamin A ile hücre zarı ve protein yapısını destekler. Dolayısıyla kalp ve damar hastalıklarının oluşumunu engeller. Sperm oluşumunu destekler.

Taze hurmanın içinde bulunan pitosin maddesi, adet sancılarına çok iyi gelir. Loğusalıkta süt hormonlarını harekete geçirerek anne sütünün artışını sağlar.

Hurma, Kur’ân-ı Kerîm’de, hurma ve hurma ağacı olarak 20 defadan fazla geçmektedir.

“Yeryüzünde birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları, ekinler; bir kökten çıkan çok gövdeli ve tek gövdeli hurma ağaçları vardır ki hepsi aynı su ile sulanır. Ama biz ürünleri konusunda bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.” (Ra’d, 11).

Hurma ve Hurma Ağacının zikredildiği diğer âyetler:

Bakara Suresi 266; Nisa Suresi 49,77, 124; En’âm Suresi 99, 141; Ra’d Suresi 4; Nahl Suresi 11, 67; İsra Suresi 91; Kehf Suresi 32; Meryem Suresi 23, 25; Tâhâ Suresi 71; Mu’minun Suresi 19; Şuara Suresi 148; Yasin Suresi 34, 39; Kaf Suresi 10; Kamer Suresi 20; Rahman Suresi 11, 68; Haşr Suresi 5; Hâkka Suresi 7; Abese Suresi 29. Ayetler

Hurma ile ilgili Hadîs-i Şerîfler:

  • Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhissalâtu Vesselâm, hurma ile süte “atyabân” derdi yani “iki en güzel şey” demektir. (Hakim, el-Müstedrek 4/119)
  • Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhissalâtu Vesselâm, Ramazan bayramında, sayıca tek olan birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi. (Hz. Enes r.a.)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhissalâtu Vesselâm) yanımıza girdi. Biz kendilerine tereyağı ve hurma ikram ettik. Aleyhissalatu vesselam yağla hurmayı severdi. (Ravi : Büsr es-Sülemi`nin iki oğlu (R.A.))
  • Ebu Hureyre’den rivayetle; “Acve denen hurma cennetdendir ve zehirlenmeye karşı şifadır.” (Tirmızi, Tıb 22)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhissalâtu Vesselâm), oruçluyken akşam namazını kılmazdan önce birkaç taze hurma ile orucunu açardı. Eğer taze hurma yoksa kuru hurma ile açardı. Eğer kuru hurma da bulamazsa birkaç yudum su yudumlardı. (Ravi: Hz. Enes r.a.)
  • “Aç karnına hurma yiyiniz zira aç karnına yenen hurma asalakları öldürür.” (Buhari, Et’ime43; Müslim,et’ime 154)
  • “Sabahları aç karnına yenilen yedi adet acve o gün zehirlenmeye ve sihre karşı şifadır.” (Buhârî, Et’ıme 43, Tıb 52, 56; Müslim, Eşribe 155)

Kuran’da adı geçen besinler

İncir

Arapçada incir “Tîn” olarak geçer. Kuran-ı Kerim’de incir meyvesi tek bir surede geçmektedir.

“İncire ve zeytine andolsun. Sinâ dağına andolsun ve bu güvenli beldeye (Mekke’ye) andolsun ki, Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tîn Suresi 1-4)

Kuran-ı Kerim’de 95. Sure olan Tîn Suresi incire ve zeytine andolsun diyerek başlar. Yüce Allah bu surede incire, zeytine, Sîna Dağına ve emin, güvenli belde olan Mekke’ye yemin ederek insanı en güzel biçimde yarattığını bildirir.

İncirin Faydaları

İncir meyvesi oldukça önemli bir şifa kaynağıdır. Sindirimi hafif ve pek çok hastalığı önleyici bir özelliği vardır.

İncir; A, B ve C vitaminleri yönünden zenginliğiyle birlikte, meyve şekeri, organik asit ve yağ değerleriyle önemli bir meyvedir. Bol miktarda A vitamini vardır. Gece körlüğünü giderir. Böbreklerde taş oluşmasını önler, beden direncini arttırır. Kansere yakalanma riskini azaltır.

İncir ağız kokusunu giderir, saçları gürleştirir, kalbe ferahlık verip sıkıntıları giderir, kulunç ağrılarına iyi gelir ve felç hastalığına yakalanma riskini önler.

İncir taze olarak veya kuru incir olarak tüketildiğinde bağırsakları çalıştırıp kabızlığı önler. Zararlı mikropların, zararlı artıkların ve sindirilmeyip çürüyen gıdaların dışarı atılmasını sağlar. Karaciğeri, dalağı temizler, tıkanıklıkları açar. Mesane yolundaki kumları eritir, böbrekleri ve mesane yollarını temizler.

Bunun yanında kuru incir; balgam söker, kalbe ferahlık verir, Kulunç ağrılarını giderir. Kanı sulandırır ve kanın yoğunluk dengesini düzenler.

İncir ile ilgili Hadîs-i Şerîfler:

Ebi’d-Derdâ’dan rivayet edildiğine göre;

Peygamber Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) bir tabak incir hediye edildi,

bunun üzerine Peygamber Efendimiz:

“İncir yiyin. Eğer Cennet’ten inen bir meyve söyleyecek olsaydım, bunun incir olduğunu söylerdim. Çünkü Cennet meyvelerinin çekirdeği olmaz. İncir yiyin, çünkü o, basuru keser, eklem ağrılarını yok eder.” (Kenz, 10, 44) buyurmaktadır.

(Çekirdeksiz denmesinden hurma ve zeytin çekirdeği gibi yenilmeden atılan çekirdekler kastedilmektedir.)

Kuran’da adı geçen besinler

Bal

Kuran-ı Kerim’de Bal ve Arı ile ilgili ayetler Nahl Suresi ve Muhammed Suresinde geçmektedir.

Nahl Suresi; Kuran-ı Kerim’in 16. sûresidir. Arapçada nahl sözcüğü “bal arısı” demektir. Sûrenin 68. ayeti “Rabbin bal arısına da şöyle vahyetti” diye başladığından sûre bu adı almıştır.

Nahl Suresinde, Allahü Teala’nın yüceliğinden, insanların yararlanması için yarattığı hayvanlardan ve bitkilerden söz ederek bal arısını ismen zikreder.

Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.” (Nahl Suresi 68)

“Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarına gir.” Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır. (Nahl Suresi 69)

Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu şudur ki; içinde kokusu değişmeyen sudan nehirler, tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet veren şaraptan nehirler ve saf (süzülmüş) baldan nehirler bulunur. Onlar için orada her çeşit meyve bulunur ve (onlar için) Rab’lerinden mağfiret vardır. (Bunların durumu), ateşte devamlı kalacak olan ve hamîm (sıcak kaynar su) içirilen, bu sebeple bağırsakları parçalanan kimsenin durumu gibi midir? (Muhammed Suresi 15)

Nahl suresinde dikkat çekilen bal arısının kendine evler oluşturması ve bu kabiliyetine işaret edilmektedir.

Arının yaşayacağı evi yani kovanını oluştırması ve petelerini inşa etmesi matematiksel olarak mucizevi şekildedir. Milyonlarda yıl öncesine ait arı ve fosillerinden anlaşıldığı üzere bal arıları her zaman peteklerini altıgen şekilde yapmaktadır.

Bunun anlamı Bal Arısı petek yaparken altıgen hücre yaparak, en çok miktarda bal depolarken, yapılması için mucizevi şekilde en az balmumu gereken şekli inşa etmiş olur.

Balın Faydaları

Bal, besin değeri olarak oldukça yüksek bir besindir. Früktoz ve glikoz gibi doğal şekerler içerir. Bunun yanı sıra magnezyum, potasyum, kalsiyum, bakır, iyot, çinko, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineralleri de içerir. Ayrıca B1, B2, B3, B5, B6 ve C vitaminleri vardır. Sindirimi çok kolay olduğu için bağırsakların ve böbreklerin daha iyi çalışmasına yardımcı olur.

Bal; hızlı bir enerji kaynağıdır. Ilık su ile karıştırılıp içildiğinde 7 dakikada kana karışır. Bu da beynin çalışmasını hızlandırır. Kan yapımına destek olur. Anti mikrobik özelliği vardır.

1 kaşık bal ile yarım çay kaşığı toz tarçın karıştırılarak günde 3 defa yenilirse öksürük ve balgam atımını artırarak gribal enfeksiyonları engeller.

Bal ve Bal arısı ile ilgili Hadîs-i Şerîfler:

– “Şu şifalı iki şeye devam ediniz: Bal ve Kur’an.”  (İbn-i Mace, C.9, 3452)

– Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Kim, her ay üç gün sabahleyin, bir kaşık bal alırsa; o kimsenin başına, büyük bir hastalık gelmez.” (İbn-i Mace, C.9. 3450.)

– Bir adam, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e gelip “kardeşimin karnı ağırıyor” dedi.

Hz. Peygamber (s.a.v) : “Kendisine bal şerbeti içir” buyurdu.

Ona bal şerbeti içirdikten sonra tekrar geldi ve dedi ki:

“Ey Allah’ın Elçisi (s.a.v.)! Bal şerbeti içirdim, fakat karın ağrısı arttı.”

Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.):

“Tekrar bal şerbeti içir” buyurdu.

Adam içirdi. Sonra tekrar gelerek:

“Balı içirdim, fakat ağrı geçmedi arttı” dedi.

Bunun üzerine, Hazreti Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Allah’ın sözü doğrudur, kardeşinin karnı yalan söylemiştir. Bal şerbeti içir” dedi. O kimse de, tekrar bal şerbeti içirdi ve kardeşi iyileşti. (Tirmizi, C.2. 2082, Buhari, C.12, 1922)

“Şifa üç şeyde vardır: Bal şerbeti içmek, kan aldırmak, ateşle dağlamak. Fakat ümmetimi ateşle dağlamaktan men ederim.” (Buhari, C.12)

– Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Sinameki ve sennut (tereyağı tulumuna konulan bal), yemeye devam ediniz. Çünkü, bu iki şeyde, samdan başka, her hastalığa şifa vardır.”

Ya Rasullullah “sam” nedir? diye soruldu:

“O ölümdür” diye buyurdu. (İbn-i Mace, C.9)

Zeytin ve Zeytinyağı

Kuran-ı Kerim’de Zeytin ile ilgili 5 farklı ayette bahsedilmiştir. Bunlar; En’am Suresi 99, 141; Nahl Suresi 11; Abese Suresi 29 ve Tîn Suresi 1. ayetlerdir.

Ayrıca Zeytinyağı hakkında açıkça olmasada bahsedilmiş katık olarak yenebileceği ve yakılması durumunda ışık vereceği şeklinde zikredilmiştir. (Mü’minun Suresi 12-20; Nur Suresi 35)

Zeytin ve Zeytin yağı yüzyıllardır şifa kaynağı olarak bilinen ve birçok toplum ve milletçe önemi bilinerek kullanılan bir besindir. Kuran-ı Kerim’de ismen zikredilen ve Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in de övdüğü ve tavsiye ettiği bir gıdadır.

“Ve semadan suyu indiren O’dur. Böylece herşeyin nebatını (bitkisini) onunla (su ile) çıkarttık. Ve de ondan yeşillikler çıkarttık. Ondan da üst üste taneler (başaklar) ve hurma ağacının tomurcuklarından, sarkan hurma salkımları ve birbirine benzeyen ve benzemeyen üzüm bağları, zeytin ve nardan oluşan bahçeler çıkartırız. Onun meyvesine (ürününe), meyve verdiği zaman ve olgunlaştığı zaman bak. Mü’min olan kavim için, bunlarda elbette âyetler (deliller) vardır.” (En’am Suresi 99)

Peygamber Efendimiz zeytin ve zeytin yağı hakkında şöyle buyurmuştur:

“Zeytinyağını yiyin ve sürünün çünkü o bereketli bir ağacın ürünüdür.” (Tirmizi, C. 2)

Zeytin ve Zeytinyağı Faydaları

Zeytin ilk hali yeşil daha sonra da olgunlaştığında siyah renkte olan A,C,E vitaminleri, protein, kalsiyum, klor, kükürt ile değerli mineraller bakımından zengin bir besindir.

Zeytin sadece lezzetli bir besin olarak değil, bunun yanında önemli bir sağlık ve şifa kaynağıdır. Zeytinin yanı sıra zeytinyağının da önemli bir besin kaynağı olduğu tıbben ispatlanmıştır.

Zeytin kandaki fazla kolestrolü giderir ve kan basıncını kontrol eder. İhtiva ettiği E vitamini sayesinde kalp hastalıklarından korur. Diyabete iyi gelir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Hafızayı kuvvetlendirir.

Zeytin antioksidan olarak hücreleri korur, kan pıhtısını önlemeye yardımcı olur. Kadın hastalıklarına faydasıyla birlikte doğurganlığı ve üreme sistemini geliştirir.

Zeytinin yanında Zeytinyağı da oldukça yaygın bir kullanım alanına sahiptir. Besin olarak tüketildiği gibi kozmetik, cilt ve saç sağlığı ve çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

Zeytinyağı cilt sağlığına çok önemlidir. Cildi nemlendirir, cildin yumuşamasına ve güneş yanıklarına karşı da oldukça etkilidir.

Ayrıca saç bakımı, saçların güçlenmesi ve saç rahatsızlıkları için hem tüketilmesi hem de doğal bir şekilde saça sürülmesi etkili sonuç vermektedir.

Zeytinyağı kullanımında en önemli faydalardan biri de sindirim sistemi üzerinde oluşturduğu faydalardır. Bağırsaklakları çalıştırarak sindirim sisteminin hızlı çalışmasını sağlar.

Zeytin ve Zeytinyağı ile ilgili Hadîs-i Şerîfler:

– Ömer bin Hattâb (r.a) rivayet edildiğine göre:

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Zeytinyağını yiyiniz ve sürününüz. Çünkü o, mübarek(bereketli) bir ağacın ürünüdür.” (Tirmizi, C. 2)

“Zeytinyağını, ekmeğe katık ediniz ve bu yağı kullanınız. Çünkü bu yağ, mübarek bir ağaçtan alınmadır.” (Sünen-i İbn-i Mace, C.9)

– Bir başka hadiste Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Ümmetime meşakkat verme korkusu olmasaydı, kendilerine her namaz kılarken, zeytin ağacından misvak(kullanımını) emrederdim.” (Sahih-i Buhari, C.3)

– Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Zatülcenb hastalığının tedavisi için; vers (Yemen za’feranı bitkisi), kust (topalak denilen ot, bitki) ve zeytinyağını birbirine karıştırıp, hastanın ağzına vermeyi tavsiye etmiştir. (Sünen-i İbn-i Mace, C.9)

– İbn-i Ebi Atik  (r.a) rivayet edildiğine göre:

“Size, şu Habbetü’s-Sevda’yı kullanmayı tavsiye ediyorum. Ondan, beş veya yedi tane alıp, iyice ufalayınız. Sonra onu, birkaç damla zeytinyağı içinde, hastanın burnuna bu taraftan ve şu taraftan damlatınız.”

Çünkü Hz. Aişe, Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’den şu hadisi işittiğini söyler:

“Şüphesiz şu Habbetü’s -Sevda (çörek otu), her hastalığa şifadır, samdan başka.”
“Ben, Sam nedir? “dedim.
“Sam, ölümdür.” Dedi. (Sünen-i İbn-i Mace, C.9)

Kuran’da adı geçen besinler

İlgili Diğer Konular 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün